- Back to Home »
- Deneme , Güncel , Haber »
- Kaybettim
Posted by : sadecemurmur
21 Mayıs 2014 Çarşamba
Bu karikatürdeki kadar bir şey beklemedim ki ben insanlardan. Belki de kavramlara verdiğimiz anlamlar farklı. Örneğin yas kavramı...
Benim için yas hayatın akışını durdurmak değil. Ya da ne bileyim mutsuz ve karamsar olmak da değil. Sabahlara kadar ağlamak hiç değil. Peki ne yapar bu murmur yas tutarken. Sokakta yüksek sesle gülmez mesela, herkese anlık mutluluk ve sevinçlerini paylaşmaz mesela. Günlük hayatına devam eder. İşe gider, işten gelir, yemeğini aynı saatte yer ama az ama çok midesi aldığınca. Sözün kısası günlük hayatından vazgeçmez.
Son yıllarda insanların bir gerçek bir de sanal yaşamı mevcut. Sanal kelimesi bence yanlış yorumlanıyor. İşin ismi sanal diye bu alemde söylediklerini ve yaptıklarını kendisine mâl etmeyenler bile var. Ama buradaki sanallık aynalardaki sanal görüntü gibi. Aynalar belki ufak gösterir belki dev ama sonuç olarak sizi göstermez mi? Ya da gerçek kimliğinizi değiştirebilir mi ? İşte sanal alem yani internet ortamı da aynen böyle. Gerçek hayatta bir yas varken insanlar matem tutarken ne yediğini, ne içtiğini, o gün ne giydiğini yada ne kadar güzel güldüğünü paylaşmanın ne önemi var.
Yaşadığımız kaza süsü verilmiş cinayetin ardından gerçekten çok üzgündüm ve insanların umursamazlığı beni gerçekten sinirlendiriyordu. Hatta sosyal medyada bir de yazı paylaştım. Eğer alınan olduysa ki oldu biliyorum özür diliyorum. Ama o yazıyı paylaşmasam kişisel olarak kırardım sizi. Ama sakın yanlış da anlamayın o yazdıklarımdan pişman değilim. İlk günler öfkelenirken artık sadece üzülüyorum. Biz bu hale nasıl geldik diyorum. İnsanlardaki eksiklere hep üzüldüm, hayatımda hep tüm insanların herhangi bir ihtiyacının olmadığı bir dünyayı hayal ettim. Bu sebepten insanların eksikliklerini gördüğümde üzüldüm. Ama vicdan eksikliği herhalde en çok üzüldüğüm konu oldu son günlerde.
Bu blogu ilk açtığımda hayalim kendi kimliğimden ve kendi çevremden sıyrılıp biraz daha özgürce yazmaktı. Hani sanal dünya yalanı ile değil de evcilik oynarken büyüklerine ne oynadığını söylemeyi çekinen bir çocuk edasındaydı bu isteğim. Ama pek olmadı. Bu sebepten yeni yazıları artık instagramda ve facebookta da duyuracağım. Acaba şu insanlar ne der, bu insanlar ne konuşur gibi kaygılardan sıyrılmak sadece yazarların harcıymış çok iyi kavradım. Yazıyı da daha fazla uzatmayayım ve bitireyim artık. Hepinizin koskocaman vicdanlara sahip olmanızı dilerim. Bir sonraki yazıda görüşürüz.
Benim için yas hayatın akışını durdurmak değil. Ya da ne bileyim mutsuz ve karamsar olmak da değil. Sabahlara kadar ağlamak hiç değil. Peki ne yapar bu murmur yas tutarken. Sokakta yüksek sesle gülmez mesela, herkese anlık mutluluk ve sevinçlerini paylaşmaz mesela. Günlük hayatına devam eder. İşe gider, işten gelir, yemeğini aynı saatte yer ama az ama çok midesi aldığınca. Sözün kısası günlük hayatından vazgeçmez.
Son yıllarda insanların bir gerçek bir de sanal yaşamı mevcut. Sanal kelimesi bence yanlış yorumlanıyor. İşin ismi sanal diye bu alemde söylediklerini ve yaptıklarını kendisine mâl etmeyenler bile var. Ama buradaki sanallık aynalardaki sanal görüntü gibi. Aynalar belki ufak gösterir belki dev ama sonuç olarak sizi göstermez mi? Ya da gerçek kimliğinizi değiştirebilir mi ? İşte sanal alem yani internet ortamı da aynen böyle. Gerçek hayatta bir yas varken insanlar matem tutarken ne yediğini, ne içtiğini, o gün ne giydiğini yada ne kadar güzel güldüğünü paylaşmanın ne önemi var.
Yaşadığımız kaza süsü verilmiş cinayetin ardından gerçekten çok üzgündüm ve insanların umursamazlığı beni gerçekten sinirlendiriyordu. Hatta sosyal medyada bir de yazı paylaştım. Eğer alınan olduysa ki oldu biliyorum özür diliyorum. Ama o yazıyı paylaşmasam kişisel olarak kırardım sizi. Ama sakın yanlış da anlamayın o yazdıklarımdan pişman değilim. İlk günler öfkelenirken artık sadece üzülüyorum. Biz bu hale nasıl geldik diyorum. İnsanlardaki eksiklere hep üzüldüm, hayatımda hep tüm insanların herhangi bir ihtiyacının olmadığı bir dünyayı hayal ettim. Bu sebepten insanların eksikliklerini gördüğümde üzüldüm. Ama vicdan eksikliği herhalde en çok üzüldüğüm konu oldu son günlerde.
Bu blogu ilk açtığımda hayalim kendi kimliğimden ve kendi çevremden sıyrılıp biraz daha özgürce yazmaktı. Hani sanal dünya yalanı ile değil de evcilik oynarken büyüklerine ne oynadığını söylemeyi çekinen bir çocuk edasındaydı bu isteğim. Ama pek olmadı. Bu sebepten yeni yazıları artık instagramda ve facebookta da duyuracağım. Acaba şu insanlar ne der, bu insanlar ne konuşur gibi kaygılardan sıyrılmak sadece yazarların harcıymış çok iyi kavradım. Yazıyı da daha fazla uzatmayayım ve bitireyim artık. Hepinizin koskocaman vicdanlara sahip olmanızı dilerim. Bir sonraki yazıda görüşürüz.