Posted by : sadecemurmur 11 Haziran 2015 Perşembe

 Zaman ilginç bir kavram. Kimse varlığını ispatlayamaz ama her hücresinde hisseder. Kimileri farklı bir boyut olarak kabul eder, kimileri saatle, takvimle ölçmeye çalışır... Madem ölçülebilen bir şey neden her insan üzerinde etkisi farklı ki?

  Hayatta kalmak ve yaşamak. Bence tüm sır bu iki kelimenin ayrımında saklı. Kimileri sadece hayatta kalırken kimileri hayatı yaşar. İnsanlar için düşünen hayvan dediğim zaman kızıyorlar bana. Ama yaşamıyorsan sadece hayatta kalma mücadelesi için zekanı kullanıyorsan seni özel yapan ne kalır ki geride? Hani yaşamak zengin olmak ya da amaçlar edinip onlara ulaşmakla ilgili de değildir. Yazın esen rüzgarı hissedip mutlu olmak da yaşamaktır mesela ya da kışın o rüzgar üşütürken henüz onu hissedebildiğin için gülümsemek de yaşamaktır...

  Kavramlarıma fazla daldım. Yazıya başlarken az biraz kendi çeyrek asrımdan bahsetmek istiyordum oysa ki. Bu yaşta hedeflediğim yerde değilim, herhangi bir başarım da olmayabilir hayata karşı ama huzura ulaştığımı hissediyorum. Bu demek değil ki her an şen şakrak, vur patlasın çal oynasın... Ama artık hüzünlenmenin de tadını almayı öğrendim bana göre koca çeyrek asırda.

 Geçmiş çok garip, saatlerce düşünebileceğin bir an gibi. Ana sınıfı daha dün gibi... Bir yandan keşke daha öncesini de hatırlayabilsem diyorum. Mesela doğumumu... Sonra annemin çektiği 48 saatlik acı canlanıyor gözümde ve iyi ki diyorum. Hem de tek sebepten değil. İyi ki hatırlamıyorum diyorum mesela ya da ne bileyim iyi ki annem annem... Doğumumu ve bebekliğimi düşününce anneme sevgim artıyor. Ha bir sayısalcı olarak bu artışın bir önemini görmemem lazım fakat bir balık burcu olduğum için sonsuz kavramı yok bende. Sonsuza bir de eklesem o birin değeri çok büyük bende. Siz belki anneme kızıyor olabilirsiniz fakat ben sonsuz bir sevgi ile yürekten teşekkür ediyorum beni dünyaya getirdiği için. Teşekkür bölümünü kısa geçiyorum, annelere teşekküre ömür kafi gelmez. Dünya üzerindeki karşılıksız sevginin tek sahibi, annelere, binlerce teşekkür olsun...

 Her durumda bir çıkıntılığım olmalı. İnsan doğduğu gün ölümü hatırlar mı? Kendini ölüme yakın hisseder mi? Ölü doğduğunu biliyorsa ve bir izini taşıyorsa bunun tüm bu soruların cevabı evet olur doğal olarak. "Annemin bakış açısı doğarken bile erindin. İnsan nefes almaya erinir mi? Sen erindin." Her seferinde bu sözlerini hatırlayıp içimde oluşan kasveti siliyorum. Ama her doğduğum gün ben olmasam dünya nasıl bir yer olurdu diye düşünmeden edemiyorum. O an babam geliyor aklıma. Onun bana olan emeği, sevgisi, ilgisi iyi ki nefes almayı başarmışım dedirtiyor. Çünkü biliyorum annem evladı olduğu için seviyor ve bu koşulsuz bir sevgi. Ama babam ben olduğum için seviyor. Hiç bir kimyasal yanı yok bu sevginin...

 Çok konuştum yine. Umarım çevremdeki her insan mutlu olduğu bir sene olur. Mutlak mutluluğa sahip bir çevrede yaşamak nasıl bir duygu olurdu acaba. En iyisi bunu da yatağımda düşüneyim biraz...

{ 1 yorum... read them below or add one }

  1. Bir evladı olmalı insanın, ne büyük bir saadet. İyiki varsın. Sağlıklı, mutlu nice çeyrek asırlar diliyorum. A.A.

    YanıtlaSil

Can Pazarı

İnternet, bilgi çöplüğü ya da bit pazarı daha doğru bir ifade mi? Her gün onlarca yazı, onlarca video paylaşılır. Yazılar bir dedikodu değer...

Popular Post

Blogger tarafından desteklenmektedir.

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *

- Copyright © sadecemurmur -Sadecemurmur- Powered by Blogger -