- Back to Home »
- Deneme »
- Demir Ağlarla Ördük...
Posted by : sadecemurmur
20 Aralık 2014 Cumartesi
Bu gün ilgisiz bir blog yazarı olma özelliğimi bir kenara bırakacağımı ve birden fazla yazı yazacağımı hissediyorum nedense. Bunun ilk adımı olarak hafta önce yazmayı planladığım bir yazıyı yazacağım. Yazmayı düşündüğümde yazmış olsam ilk cümlem; "Hayallerini gerçekleştirmek insanı ölüme bir adım daha yaklaştırıyor sanki." gibi bir cümle olacaktı. O an kesinlikle karamsar değildim kesinlikle yanlış anlaşılmasın. Ama takdir edersiniz ki ölüm de en çok hayallerini gerçek yapanlara yakışır. Neyse insanlar iki ortak yönünden biri olan ölümü konuşmayı da dinlemeyi de sevmez.
22 Kasım 2014 saat 14:50. Galiba dünyadaki insanların geri kalanı için anlamsız bir tarih ve zaman ama benim için çok önemli. Hayatımdaki sayılı gerçekleştirilebilir hayalimden birisi. Gerçi bu gerçekleştirilebilir olgusu yıllar yılı değişiyor. Çok heyecanlıydım ve o heyecanla ters yönde bir koltuğa oturmuşum. Hareket edince anladım fakat değiştirmek de istemedim zira tüm cam kenarları dolmuştu. Hayal gibiydi, bulutların üstündeydim adeta... Trendeydim ve istikamet İzmir. Hep tren seyahatine özenmiştim ve bir gün yapacağımı biliyordum fakat bunun aşık olduğum şehre olacağı hiç aklıma gelmemişti. Önce biraz kitap okudum sonra dedim ki dur ne yapıyorsun! Zaten hava kararınca yolculuk bitmeyecek biraz etrafı izle anı yaşa. Öyle de yaptım. Kulağımdaki kulaklıktan çıkan sesler etrafımdakileri rahatsız ettiyse özür dilerim bana eşlik edenlerden fakat o güzel dakikaları müzikle taçlandırmam gerekti. Bir buharlı trende olsaydım müziği tercih eder miydim? Hiç sanmıyorum. Eee ne de olsa bir de çocukluk hayalleri var çuf çuf sesi. Bir de yukarıdaki oyuncak fotoğrafı. Çocukluğuma dair hatırladığım en eski hatıralarımdan birinden geliyor. İnternette birebir benzerini bulamadım maalesef ama bu fotoğraf da pek aratmadı gerçeğini.
İlk yazmayı planladığımda yazsam sadece giriş cümlem farklı olmayacaktı tabi ki de. O an hissettiklerimi daha net yazabilecektim muhtemelen. Ya da her zamanki İzmir'den daha güzel, daha sıcak bir İzmir hayalini kurduğumdan bahsedecektim. Ama biraz değişti yazı zamanla her şey gibi. İzmir yine güzeldi fakat yalnızlık en çok yakıştığı yerin hayaller olduğunu hatırlattı bana. Hayalleri yalnız olmalı insanın, gerçek kalabalık olursa daha çok mutlu eder. Hem ulaşılan hayallerde yalnız olduğun için bir burukluk olmaz yüreğinde. Her şey çok güzelken ama ya da keşkeyle başlayan cümleler dökülmez dudaklardan...
Hayaller, mutlulukların ötesinde çok rahat bir yolculuk şekli tren. Biraz yavaş olsa da aceleniz yoksa ömürde bir kez denemelisiniz. Treni kaçırmak üzere olduğumu söyleyen amcanın yardımıyla yetiştiğim trende her ne kadar biraz onun anılarını dinlemek zorunda kaldıysam da, yolculuğum ikinci kısmında yerimi değiştirip, önünde masası olan düz ve tam ortadaki koltuğa geçip, önümde koca bir simit tepsisine göğüs germiş olsam da çok güzel bir yolculuktu. İlk çekmeyi düşündüm tepsiyi ya da kaldırmasını istemeyi, sonra yaşı ve hayata tutunma çabasına kıyamayıp seslenmedim. Ama içimden bir keşke de kopmadı değil. Sadece izin isteseydi masayı kullanmak için... Hayat kaygısı işin içine girince detaylara çok takılmamak gerek. Her yolculuğumuzun güzel günlere çıkmasını dilerim...
Ben de küçükken İstanbul'dan Malatya'ya giderdik trenle,kompartımanlar,yataklı vagonlar vardı o vakitler.Keşke yine vakit olsa,seyrederek gitse insan önünde uzayıp giden dağları,tarlaları,evleri..
YanıtlaSilÖzlem Şireli
Chip dergisinde bir yazı vardı 2 yada 3 sene önce. Eskiden yolculuklar uzundu, işler şimdikinden uzun sürerdi. Daha az kişi çalışırdı fakat insanlar kendilerine ayıracak zamanı bulurdu. Şimdi ise yollar kısaldı, işler kısaldı çalışan daha çok fakat insanlar kendilerine zaman bulamıyor... Şeklinde bir yazıydı tam bu kelimelerin geçtiğini sanmıyorum ama içerik buydu. O gün bu gündür kendimin de düştüğü bu hatanın sebebini bulamadım. Bir çok kişi de bulamıyor ki bu keşkelerden bir dağ oluşuyor...
Sil