Archive for Nisan 2014
İdam !
Aslen hümanist bir insanım ölümlere karşıyım. Sadece hümanist de değil hani. Benim için yaşamına değer verilmesi için insan olması değil, yaşıyor olması kafi.
İdam başlığında bir yazı ne alaka? Tüm bu iyimserliğimin yanında idamın geri gelmesini savunuyor olmam çok acı. Belki 50 sene önce yaşasam idamı savunmazdım. Fakat bu kadar yozlaşmışlığın içinde idamın var olmasını istememek insanlık dışı bence. Hani hakaret olsun diye söylemiyorum. Eğer idam, suçsuz günahsız bir insanın daha önceki insanın yaşadığı kötülükleri engelleyecekse bence gayet pozitif bir kanı. Nedir bu kötülükler mesela. Öncelikle çocuk istismarı! Sadece cinsel istismar da değil maalesef. Daha çirkin ne olabilir ki diyebilirsiniz. Artık aileler intikam almak için çocukları ve kadınları kullanıyor. Bir çocuğun canını alarak alınacak bir intikam nasıl bir duygudur. Böyle bir haysiyetsizlikle insan nasıl onurunu temizleyeceğini hayal eder. Hoş yaşı ve cinsiyeti önemsemeksizin ölüm nasıl bir onur konusu olabilir izah etmesi imkansız.
Son günlerde gerçekten gazete okumaya korkuyorum. Çirkinlikler diz boyu. Ya ülkemi bölmeyi amaçlayan şeref yoksunlarının televizyonda bangır bangır propagandalarını ya şiddet gören kadınlar ya şiddet gören protestocular ya da kaybolup ölü bulunan evlatlar. İnsanın içi parçalanıyor. Düşünüyorum da ilk haberi televizyonda dinlediğimizde, haberin sonunda katilin idam edildiği de canlı canlı yayınlasa diğer çocuklar kurtulabilir miydi. Milyonda bir ihtimal için idamın geri gelmesini desteklerdim.
Korku her zaman elde patlayan bir yönetim şekli olmuştur, sadece günü kurtarmıştır. Evet bunları biliyorum. Ama ölen, tecavüze uğrayan yavruları görünce kayıtsız kalındığını görmem içler acısı. Hadi duymadım deyin: " Hapishaneye girince sen tecavüzcülere neler yapıyorlar biliyor musun?" Bu nasıl bir züğürt tesellisidir. Sadece çocuklar da değil kadınlarda bu sorunlardan muzdarip.
Her suç için olmasa da idam gelmeli. Belki bir insanın hayatına son verilmesi kötü olarak görünebilir. Fakat tüm bu sapıklıkları dizginleyecekse bir saniye bile durulmasın gelsin idam cezası.
Umarım bir gün çirkinliklerin tarihten okuduğu bir dünya var olur...
İdam başlığında bir yazı ne alaka? Tüm bu iyimserliğimin yanında idamın geri gelmesini savunuyor olmam çok acı. Belki 50 sene önce yaşasam idamı savunmazdım. Fakat bu kadar yozlaşmışlığın içinde idamın var olmasını istememek insanlık dışı bence. Hani hakaret olsun diye söylemiyorum. Eğer idam, suçsuz günahsız bir insanın daha önceki insanın yaşadığı kötülükleri engelleyecekse bence gayet pozitif bir kanı. Nedir bu kötülükler mesela. Öncelikle çocuk istismarı! Sadece cinsel istismar da değil maalesef. Daha çirkin ne olabilir ki diyebilirsiniz. Artık aileler intikam almak için çocukları ve kadınları kullanıyor. Bir çocuğun canını alarak alınacak bir intikam nasıl bir duygudur. Böyle bir haysiyetsizlikle insan nasıl onurunu temizleyeceğini hayal eder. Hoş yaşı ve cinsiyeti önemsemeksizin ölüm nasıl bir onur konusu olabilir izah etmesi imkansız.
Son günlerde gerçekten gazete okumaya korkuyorum. Çirkinlikler diz boyu. Ya ülkemi bölmeyi amaçlayan şeref yoksunlarının televizyonda bangır bangır propagandalarını ya şiddet gören kadınlar ya şiddet gören protestocular ya da kaybolup ölü bulunan evlatlar. İnsanın içi parçalanıyor. Düşünüyorum da ilk haberi televizyonda dinlediğimizde, haberin sonunda katilin idam edildiği de canlı canlı yayınlasa diğer çocuklar kurtulabilir miydi. Milyonda bir ihtimal için idamın geri gelmesini desteklerdim.
Korku her zaman elde patlayan bir yönetim şekli olmuştur, sadece günü kurtarmıştır. Evet bunları biliyorum. Ama ölen, tecavüze uğrayan yavruları görünce kayıtsız kalındığını görmem içler acısı. Hadi duymadım deyin: " Hapishaneye girince sen tecavüzcülere neler yapıyorlar biliyor musun?" Bu nasıl bir züğürt tesellisidir. Sadece çocuklar da değil kadınlarda bu sorunlardan muzdarip.
Her suç için olmasa da idam gelmeli. Belki bir insanın hayatına son verilmesi kötü olarak görünebilir. Fakat tüm bu sapıklıkları dizginleyecekse bir saniye bile durulmasın gelsin idam cezası.
Umarım bir gün çirkinliklerin tarihten okuduğu bir dünya var olur...
Erken Tanı!!!
Genç, yaşlı, iyi, kötü, güzel, çirkin... demiyor hastalıklar. Her hastalık kötü, keşke hiçbiri olmasa. Meme kanseri ise hastalıkların içinde en acımasızı. Niye böyle dedim? Dedim ya tüm hastalıklar kötü. Bir çoğu da belki ölümcül. Ama bu hastalık o kadar yaygınlaştı ki. Grip gibi, nezle gibi... Her an herkeste çıkabilirmişçesine sıradan, ölüm kadar soğuk bir hastalık. Çoğu şans eseri farkedilecek kadar acımasız.
Bu hastalıkla ilgili onca gün varken neden bu yazı bugün yazıldı dersiniz belki. Demeseniz de açıklayacağım ya zaten neyse. Dedim ya söze başlarken genç, yaşlı ayırt etmiyor bu soğuk hastalık. İşte ayırt etmedi. Arkadaşımızı erkenden aldı bu dünyadan. Diğer insanlardan o kadar farklı o kadar hayat doluydu ki öleceğine inanmak gerçekten zor. Hani internet üzerinden tanıdığım bir insan olduğu için olmaz olası sapıklar yüzünden internetten uzaklaştı demek geliyor içimden. Ama olmuyor. Ölümle savaşırken bile hayat dolu olan bir insan gerçekten çok acı.
Bugün Eser'in doğum günü. Kutlayabilmeyi çok isterdim. Uzunca bir mail yazmayı ve onun yazdığım mailin her cümlesini ayrı ayrı incelemesini çok isterdim. Ama olmadı. Belki şu yazıyı okuyan birisi gidip kontol yaptırır ve erken teşhisine sebep olurum ve biliyorum ki eğer öteki taraftan bizi görebiliyorsa bu ona en güzel doğum günü hediyesi olur.
Doğum günün kutlu olsun Eser. Hiç yakıştıramasam da bu sözü sana söylemeye mekanın cennet olsun...
Bu hastalıkla ilgili onca gün varken neden bu yazı bugün yazıldı dersiniz belki. Demeseniz de açıklayacağım ya zaten neyse. Dedim ya söze başlarken genç, yaşlı ayırt etmiyor bu soğuk hastalık. İşte ayırt etmedi. Arkadaşımızı erkenden aldı bu dünyadan. Diğer insanlardan o kadar farklı o kadar hayat doluydu ki öleceğine inanmak gerçekten zor. Hani internet üzerinden tanıdığım bir insan olduğu için olmaz olası sapıklar yüzünden internetten uzaklaştı demek geliyor içimden. Ama olmuyor. Ölümle savaşırken bile hayat dolu olan bir insan gerçekten çok acı.
Bugün Eser'in doğum günü. Kutlayabilmeyi çok isterdim. Uzunca bir mail yazmayı ve onun yazdığım mailin her cümlesini ayrı ayrı incelemesini çok isterdim. Ama olmadı. Belki şu yazıyı okuyan birisi gidip kontol yaptırır ve erken teşhisine sebep olurum ve biliyorum ki eğer öteki taraftan bizi görebiliyorsa bu ona en güzel doğum günü hediyesi olur.
Doğum günün kutlu olsun Eser. Hiç yakıştıramasam da bu sözü sana söylemeye mekanın cennet olsun...
Divergent - Uyumsuz
Mecburiyetten film izlenir mi? İzlenir. Eğer vakit darlığınız varsa ve birine söz verdiyseniz o saat aralığına hangi film konulmuşsa mecbur onu izlemek zorunda kalırsınız. Sizin başınıza geldi mi bilmem ama benim başıma çok sık geliyor son zamanlarda.
Genel olarak mecburi girdiğim filmleri beğenmem. Hep Murphy yüzünden galiba. Ama bu gün resmi tatil olmasından dolayı mıdır bilinmez Murphy Kanunları işlemedi. Güzel bir uyarlama. Gerçi uyarlama olduğunu eve geldiğimde öğrendim. Bir kitap serisinden alınmış senaryo.
Standart aksiyon filmlerinden sıyrılmış, kurgusu oturaklı, karakter seçimleri isabetli bir film olmuş. Aslında bilim-kurgu standartlarını çok zorlamamış belli kalıplara oturtulmuş ama olsun abartıya kaçılmaması ve efektlere boğulmaması hoşuma gitti.
Değerlendirilmelerin biraz yüksek tutulması muhtemelen aniden girdiğim ve beklentimin sıfırın altında olmasından kaynaklanmaktadır. Kesinlikle sinemada izleyin diyebileceğim bir film olmasa da verdiğiniz paraya yazık da olmaz.
Sonuç olarak film benden 7/10 gibi yüksek bir geçer not aldı. İzleyecek olanlara keyifli seyirler dilerim.
Genel olarak mecburi girdiğim filmleri beğenmem. Hep Murphy yüzünden galiba. Ama bu gün resmi tatil olmasından dolayı mıdır bilinmez Murphy Kanunları işlemedi. Güzel bir uyarlama. Gerçi uyarlama olduğunu eve geldiğimde öğrendim. Bir kitap serisinden alınmış senaryo.
Standart aksiyon filmlerinden sıyrılmış, kurgusu oturaklı, karakter seçimleri isabetli bir film olmuş. Aslında bilim-kurgu standartlarını çok zorlamamış belli kalıplara oturtulmuş ama olsun abartıya kaçılmaması ve efektlere boğulmaması hoşuma gitti.
Değerlendirilmelerin biraz yüksek tutulması muhtemelen aniden girdiğim ve beklentimin sıfırın altında olmasından kaynaklanmaktadır. Kesinlikle sinemada izleyin diyebileceğim bir film olmasa da verdiğiniz paraya yazık da olmaz.
Sonuç olarak film benden 7/10 gibi yüksek bir geçer not aldı. İzleyecek olanlara keyifli seyirler dilerim.
İtirazım Var !!!
Aylardır beklediğim film sonunda vizyona girdi. Bir gün gecikmeli de olsa izleme şansını yakaladım. Eğer izleme listenizde yoksa muhakkak eklemenizi tavsiye ederim çünkü gerçekten izlemek şans.
İlk başta pek bilgim olmasa da işin teknik konusunu eleştireyim biraz. Eleştiri dediysem olumsuz bir şey beklemeyin. Zira düşük bütçeli bir film beklememe rağmen gayet iyi kalitede çekim yapılmış. Kameramanların işçiliğine hayran kaldım. Fragmanlarda gördüğüm "Panzehir" filmi de kameralar yönünden başarılıydı. Demek ki ben Türk filmleri hakkında ön yargı edindim edineli sektörde baya ilerleme var . Müzik ve sahneler de yerli yerinde bence çıkıntı yok. Haa filmin ana müziği "İtirazım Var" biraz da iyi bir ses tarafından okunabilirdi ama çok da sırıtmamış.
Gelelim filme. Cinemaximum reklamlarıyla her ne kadar çileden çıkardıysa film girer girmez toparladı o havayı. Gülmeceli, düşündürücü, şaşırtıcı, absürt... bir film sizi bekliyor. 13 yaş altı çocuklara tavsiye etmiyorum. Hani erotizm yok ama bir iki şiddet-kan içeren sahne ve argo mevcut. Haa ben çocuğuma doğruyu yanlışı ayırt etmeyi öğrettim derseniz bu saçma tavsiyeyi duymaya da bilirsiniz.
İçerikle ilgili pot kırmamak için fazla kasıyorum kendimi. Arada ne yazıyorum acaba ben dediğim oldu. Ama toparlayacak olursak film on üzerinden dokuzu benden çok rahat alır. On alabilirdi belki ama ufak tefek atlanan kısımlar ve iki kötü oyunculuk puan kırdı. Büşra Pekin niye bu filme layık görüldü hala çözemedim. Avukat rolü de harcanmıştı. Komedi filmlerindeki son zamanlarda bulunan Sırrı Süreyya Önder hayranlığını da çözemedim bir türlü. Gerçi bu tam da komedi sayılmaz. Hem siyasi hem de terör örgütü sempatizanı bir adama bu rolün verilmesi üzdü beni...
Kişisel nüansları bir tarafa bıraktığımızda film hafta sonuma neşe kattı. Bir sonraki seansta kuzenimgillerle de girmemek için zor tuttum kendimi. DVDsi çıkar çıkmaz yeniden izleyeceğim. Ama bu sefer elimde not defteriyle izleyeceğim muhakkak. Umarım telif hakkı anlayışı önümüzdeki yıllarda bir an önce değişir de parasını verip izlediğim filmi yeniden izlemek için aylarca beklemem...
İlk başta pek bilgim olmasa da işin teknik konusunu eleştireyim biraz. Eleştiri dediysem olumsuz bir şey beklemeyin. Zira düşük bütçeli bir film beklememe rağmen gayet iyi kalitede çekim yapılmış. Kameramanların işçiliğine hayran kaldım. Fragmanlarda gördüğüm "Panzehir" filmi de kameralar yönünden başarılıydı. Demek ki ben Türk filmleri hakkında ön yargı edindim edineli sektörde baya ilerleme var . Müzik ve sahneler de yerli yerinde bence çıkıntı yok. Haa filmin ana müziği "İtirazım Var" biraz da iyi bir ses tarafından okunabilirdi ama çok da sırıtmamış.
Gelelim filme. Cinemaximum reklamlarıyla her ne kadar çileden çıkardıysa film girer girmez toparladı o havayı. Gülmeceli, düşündürücü, şaşırtıcı, absürt... bir film sizi bekliyor. 13 yaş altı çocuklara tavsiye etmiyorum. Hani erotizm yok ama bir iki şiddet-kan içeren sahne ve argo mevcut. Haa ben çocuğuma doğruyu yanlışı ayırt etmeyi öğrettim derseniz bu saçma tavsiyeyi duymaya da bilirsiniz.
İçerikle ilgili pot kırmamak için fazla kasıyorum kendimi. Arada ne yazıyorum acaba ben dediğim oldu. Ama toparlayacak olursak film on üzerinden dokuzu benden çok rahat alır. On alabilirdi belki ama ufak tefek atlanan kısımlar ve iki kötü oyunculuk puan kırdı. Büşra Pekin niye bu filme layık görüldü hala çözemedim. Avukat rolü de harcanmıştı. Komedi filmlerindeki son zamanlarda bulunan Sırrı Süreyya Önder hayranlığını da çözemedim bir türlü. Gerçi bu tam da komedi sayılmaz. Hem siyasi hem de terör örgütü sempatizanı bir adama bu rolün verilmesi üzdü beni...
Kişisel nüansları bir tarafa bıraktığımızda film hafta sonuma neşe kattı. Bir sonraki seansta kuzenimgillerle de girmemek için zor tuttum kendimi. DVDsi çıkar çıkmaz yeniden izleyeceğim. Ama bu sefer elimde not defteriyle izleyeceğim muhakkak. Umarım telif hakkı anlayışı önümüzdeki yıllarda bir an önce değişir de parasını verip izlediğim filmi yeniden izlemek için aylarca beklemem...
Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde
Bir süredir pek yazamıyorum. Biraz hevesim kırıldı galiba. Tabi bir de çok yoğun bir hayata merhaba dememin de etkisi var. Vücut saatinin alışması zaman alabiliyor. Bu arada maalesef kitap okumam da yavaşladı. Ama çok şükür ki durmadı. Geç kazandığım güzel alışkanlığımı kaybetmeyi istemem doğrusu.
Bu kadar gevezelik yeter zannımca. Biraz da kitaptan bahsedelim. Mahir Ünsal Eriş... Kimdir, necidir, nerelidir... şu anda bu yazıyı okuyabiliyorsanız google amcayı da keşif etmiş ve bu bilgilere de kolaylıkla ulaşabilirsiniz zannımca. Sağ olsun banu_kryl hanım tavsiye etti bu kitabı. Daha doğrusu kapağı beğenince fikir sordum diyelim. Beni oku diyen bir kapağı mevcut. Geçmişe özlem duyan ben çok büyük bir hayal ile aldım bu kitabı. Bu sözden sanki bir hayal kırıklığı yaşandığı anlaşılıyor fakat yanlış da anlaşılmasın. Evet çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Fakat kesinlikle kaliteden ötürü değil. Ben daha çok 80'ler 90'larda yaşamış bir roman yazarının basit sade ve hayat dolu bir gençliğini bekliyordum. Teknolojinin hayal gücünü baltalamadığı devirlerde neler hayal ettiğini okuyacağımı bekliyordum. Fakat biraz farklı oldu beklediklerim ve aldıklarım. Eğer ki henüz başlamadıysanız mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Tabi güzel güzel efkarlanmak istiyorsanız. Kitap kısa kısa ama acı acı hikayelerden oluşuyor. Sondan bir önceki bölümde o kadar kendimi tutmama rağmen bir kaç göz yaşına mani olamadım. Neyse daha fazla içeriğe girip sizin heyecanınızı bastırmayayım eğer okumaya karar verdiyseniz. Kitap benden 8/10 puan aldı. Dili akıcı, betimlemeleri açık ve ferah (acı bir roman için beklenmedik kadar ferah), cümleler düzgün ve anlaşılır. Zemin ve hava şartları futbol için müsait derler ya hani işte bu kitap da bir fincan kahve ve güzel bir müzikle saatlerce sizi alıkoymaya müsait. Arada kaptan durakta inecek var diyebilirsiniz biraz arabesk olduğundan.
Benim okumaktan beklentimi karşılayan bir kitap oldu. Bu sebepten tavsilerim arasına girmeye hak kazandı. Bir de müzik tavsiyesi ile bu yazıyı artık bitireyim. Sondan bir önceki bölümde "Vangelis-La Petite Fille De La Mer " parçasını dinlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Esen kalın efendim.
Bu kadar gevezelik yeter zannımca. Biraz da kitaptan bahsedelim. Mahir Ünsal Eriş... Kimdir, necidir, nerelidir... şu anda bu yazıyı okuyabiliyorsanız google amcayı da keşif etmiş ve bu bilgilere de kolaylıkla ulaşabilirsiniz zannımca. Sağ olsun banu_kryl hanım tavsiye etti bu kitabı. Daha doğrusu kapağı beğenince fikir sordum diyelim. Beni oku diyen bir kapağı mevcut. Geçmişe özlem duyan ben çok büyük bir hayal ile aldım bu kitabı. Bu sözden sanki bir hayal kırıklığı yaşandığı anlaşılıyor fakat yanlış da anlaşılmasın. Evet çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Fakat kesinlikle kaliteden ötürü değil. Ben daha çok 80'ler 90'larda yaşamış bir roman yazarının basit sade ve hayat dolu bir gençliğini bekliyordum. Teknolojinin hayal gücünü baltalamadığı devirlerde neler hayal ettiğini okuyacağımı bekliyordum. Fakat biraz farklı oldu beklediklerim ve aldıklarım. Eğer ki henüz başlamadıysanız mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Tabi güzel güzel efkarlanmak istiyorsanız. Kitap kısa kısa ama acı acı hikayelerden oluşuyor. Sondan bir önceki bölümde o kadar kendimi tutmama rağmen bir kaç göz yaşına mani olamadım. Neyse daha fazla içeriğe girip sizin heyecanınızı bastırmayayım eğer okumaya karar verdiyseniz. Kitap benden 8/10 puan aldı. Dili akıcı, betimlemeleri açık ve ferah (acı bir roman için beklenmedik kadar ferah), cümleler düzgün ve anlaşılır. Zemin ve hava şartları futbol için müsait derler ya hani işte bu kitap da bir fincan kahve ve güzel bir müzikle saatlerce sizi alıkoymaya müsait. Arada kaptan durakta inecek var diyebilirsiniz biraz arabesk olduğundan.
Benim okumaktan beklentimi karşılayan bir kitap oldu. Bu sebepten tavsilerim arasına girmeye hak kazandı. Bir de müzik tavsiyesi ile bu yazıyı artık bitireyim. Sondan bir önceki bölümde "Vangelis-La Petite Fille De La Mer " parçasını dinlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Esen kalın efendim.