Archive for Temmuz 2020

Can Pazarı



İnternet, bilgi çöplüğü ya da bit pazarı daha doğru bir ifade mi? Her gün onlarca yazı, onlarca video paylaşılır. Yazılar bir dedikodu değeri taşımıyorsa okunmaz genelde. Geçenlerde 300 küsür twitlik bir yazı paylaşmıştı bir genç. Hani erasmusmuharrem adıyla ünlendi ve leş gibi kadına şiddet içeriyordu. Herkes güldü eğlendi... Hah işte onu bile okumadı insanlar, ben dahil. Özetini okuduk çoğumuz. Herkesin sebebi ayrı tabi ama ortak nokta okumadık. Bu yazı da aynı popülerliğe sahip olsa okunmayacak. Hatta ünlü bir yazar, ya da ünlü bir komedyen, daha da düşüyorum ünlü bir manken yazsa yine okuyacak kitle çok çok küçük bir kitle olacak. Yanlış anlaşılmasın düşüyorum derken edebi anlamda dedim. Yoksa işini iyi yaptıktan sonra her meslek erbabına saygım sonsuz. "Ulan daha konuya giremedin ki kim okusun!" diyebilirsiniz ama isteğim sadece merakı ilgisi olan, eğitimli bireyler okusun ve eleştirileceksem de onlar eleştirsin diye çabalıyorum.

    Sanırım yeterli derinliğe geldim. Bu kadar sıkıcı kısmı geçen kişi de aradığım kitledir. Sıkıcı kısmı geçtik, daha sıkıcı kısma gelebiliriz. Pınar, Özgecan, Münevver. En meşhur isimler olduğu için yazdım yoksa amacım isimlendirmek değil. Hepsinin ortak noktası gücünün yetmediği yaratıklar tarafından, vahşice katledildiler. Işıklar içinde uyusunlar. Keşke son olsa dedim her birinde ama olmadı. Üzülerek söylüyorum ki OLMAYACAK da... Ne evrene pozitif mesaj yollayacak gücüm, ama bu sonuçta bir temenni diyecek yapmacıklığım kaldı. Ardı arkası kesilmeyecek. Tarihin hangi kısmında olmadı ki? Peki neden bitmez? Yanlışı bulamıyoruz,daha doğrusu yediremiyoruz. Erkeksen zaten yediremiyorsun. Aşık olmayı, duygusal noktaları bir kenara bırakırsak yanında güzel giyimli, fiziği güzel, hoş kokular sıkmış bir kadın geçtiğinde anlık da olsa dönüp bakmayacak erkek var mı? Siz kendi içinizde muhakeme ededurun olayın da derinine inelim. 

  Derinler her zaman daha ölümcüldür. Ama yüzeydeki sorunu çözerek de sonuç alınmıyor. Cezaları arttır, yasayı değiştir, onu koru, buna koruma sağla... Olmuyor, çözmüyor, arkası kesilmiyor anlayalım artık. Her erkek, cezaevi görmüş olsun ya da olmasın, tecavüz ve taciz suçundan hapse düşerse başına ne geleceğini bilir. Emin olun yasal cezalardan çok daha ağırdır. Aklı olan da devletin vereceği cezadan değil de mahkumların vereceği cezadan korkar. Yani caydırıcılık konusu aslında bahsedildiği kadar da az değil. O zaman ceza sistemi yeterli derinlikte değil. Zaten akıllı doktorlar hastayı tedavi etmez, sağlıklı insanı hasta etmemek için uğraşır. 

   Geçtiğimiz hafta İzmir'de 4 yunus katledildi. Yunus ya Yunus. Mini eteği yok, gecenin bir vakti sokakta değil, cinsiyetleri yok(onlarla alakalı bir mesleğiniz yoksa cinsiyetlerini bilemezsiniz), etnik kökenleri yok, dinsel bir zıtlaşmaya düşemezsiniz, zararsızlar... Dünyanın en sevimli hayvanı olabilirler yunuslar ve 4 tanesi silahla öldürüldü. Öldürene zaten insan gözüyle bakmam ama olay o kadar görülmedi ki. Pınar için konuşanlar o kadar sessiz kaldılar ki. Bunu biriyle tartışmaya kalksam, sen vegan mısın? Yahu ne alakası var, ben et tüketiyorum diye gözüme hoş gelmediği için insan mı öldürüyorum. Ben et tüketiyorum diye her vahşeti onaylamam mı gerekiyor! Ava sesini çıkarma, yunusa sesini çıkarma...

   Pınar dedini Özgecan dedin, Münevver dedin sonra da Yunusa bağladın. Demiştim ya amacım isimlendirmek değil. Şiddete çözüm bulmamız lazım. Ve içinde büyük şiddet barındıranlardan değil, ufak şiddet barındıranlardan başlamamız lazım. Yunus haberini okuyunca da, Pınar'ın başına gelenleri duyunca da içimde beliren öfke, şiddet arzusu... Sanırım ilk bunu yenmemiz lazım. Sonra her canlıyı eşit görüp, yaşam hakkını, toprak hakkını hatırlamamız lazım. Toprağa saygı duyan nesiller yetiştirmemiz şart. Toprağa saygısı olan, tüm canlıların yaşam hakkını bilir ve korur. Bu konuda ilk görev ebeveynlere düşüyor. Ebeveyn eğit, onlar yavrularını eğitsin... En az 2 kuşak... Sanırım Nuh Tufanı'nı anlıyorum... 

   Umut yok oluyor her geçen gün, yanında güveni, sevgiyi hatta hayatı da götürüyor. Çölde bir kum tanesi eksilterek çöl biter mi bilmem ama en azından tarafınızı seçin. Kötünün yanında olmadığınızı sözlerle değil yaptıklarınızla gösterin. Hayvan, insan demeden canlı gözüyle bakın diyeceğim de kadın-erkek ayrımından kurtulamıyoruz... Pınar bir kadındı evet ama kadından önce bir candı. Şiddeti sınıflandırmayın, topyekün savaşın...
21 Temmuz 2020 Salı
Posted by sadecemurmur

KARAborsa

  Fırsatlar ülkesi Türkiye! En küçük esnaftan en büyüğüne fark etmeksizin tüm krizleri fırsata dönüştürmeye çalışır memleketim insanı... Gerçi kara gün de beklemiyoruz çoğunlukla, kendimiz yaratıyoruz fırsatları. 3 tır yola çıkacağına 1 tır çıkar, domates 1 liradan satılacağına 3 liradan satılır ve 2 tırın maliyeti cebe...

  Fatih sefere çıkmadan önce esnafını denetlermiş diye bir kıssa anlatılır. Şimdilerde yapılsa bu denetim galiba tarih dersleri sadece ıslahatları ve esnaf denetimlerini kapsardı. Ya sen de abartıyorsun diyebilirsiniz, hakkınızdır. Ticaret sonuçta arz talep döngüsüdür. Arz edilen malın/hizmetin fiyatı artar. Her şeyin suyunu çıkartarak tüketmeyi benimseyen memleketim insanı tabi ticaretin de suyunu çıkartmaktan geri durmaz.

   Bir ilaç firması iyi mümesiller işe alır ya da o yıl gerçekten başarılı bir ilaç üretmiştir. Kurgumuz bu olsun. Doktorlar doğal olarak bu ilacı yazmaya başlar. Bir de grip gibi bir salgınsa bir anda bu ilaç yaygınlaşır. Ne hikmetse ilaç bulmak o anda zorlaşır ve çetin bir tedarik süreci başlar. Herkes bir yerlerden bulur ama ne hikmetse bulması zor olduğu için fiyatlar artar. İşte bu örnek arz talep değil düpedüz sağlık terörüdür.

  Bir başka örnek 15 Temmuz'dan. Ortalık mahşer yeri. Kimse ne olduğunu bilmiyor. Kim haklı kim haksız bilinmiyor. Herkes canını kurtarmanın derdine düşmüş ve ne oluyor; taksiler bir anda fazladan ücret almaya başlıyor. En kutsal hak yaşama hakkı ve o da bir anda ticarete alet oluyor... Ya sen de hep kötü örnekleri görüyorsun, insanlar insanlara hâlâ yardım ediyor. Çürük elma her kasada vardır diyebilirsiniz tabi.

  Günlerdir internet ve televizyon aynı frekansta çalışmaya başladı kısmen de olsa. Corona virüsü... Ülkede var mı yok mu bilinmez. Varsa ne yapılacak bilinmez ama herkes önlem almaya çalışır. Sonuç ne peki ? Eldiven ve maske fiyatları uçar(!) Uçmak da nasıl uçmak. 30 liraya bez maske alan var. İşin komik olanı o kimsenin yüzüne bakmadığı maskeleri artık bulamazsınız.

  Kötü yönleri görüyorum, pesimist davranıyorum peki peki... Millet olarak en kutsalımız bayrak... 33 şehit vermişiz, ne tarafa baksak keder göz yaşı. Hiçbir şey gelmiyor elden bari tarafımızı belli edelim bir bayrak asalım diyorsunuz ama bulabilene aşk olsun. Buldukların da ateş pahası.

   Yeni telefon çıkmış, almak isteyeni çok. İstediğin kadar arttır fiyatı. Vermeyen almasın der geçersin. Bir marka çok pahalı kazak satıyor, başka marka alırım der geçersin. Fakat zaruri ihtiyaçlar söz konusu olduğunda kâr gütmek, karaborsacılık yapmak ticaret değil. Umarım esnafımız ahlaklı ticareti ihtiyaç olarak görmeye başlar yeniden...
Posted by sadecemurmur

Can Pazarı

İnternet, bilgi çöplüğü ya da bit pazarı daha doğru bir ifade mi? Her gün onlarca yazı, onlarca video paylaşılır. Yazılar bir dedikodu değer...

Popular Post

Blogger tarafından desteklenmektedir.

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *

- Copyright © sadecemurmur -Sadecemurmur- Powered by Blogger -